6 Şubat 2012 Pazartesi

Duvarlar ve Pencereler

Yapacak herhangi bir işiniz yok ise, yani gidecek bir yeriniz yoksa demek istiyorum.İnsanı bir telaştır alır.Kendini sorgular durur ne yapayım, nasıl zaman geçireyim diyerek.Klasik yol olan bir hava alayım, gazete filan alıp dönerim fikri bir süre sonra cazibesini yitirir.Spor yapayım, koşayım, bisiklete bineyim, daha aklıma gelmeyen birçok etkinlik.Ama bunların her biri zaman içerisinde gölgelenir.Geriye ne kalır diye bakayım dedim, bugün kendime bunu iş edinmeyi seçtim.

Aslında okumak, okudukca okuduğunu araştırıp doğruluğunu belgelemek çok ciddi bir uğraş olabiliyor.Okuyup geçmeden, sorgulamaya tabi tutmak farkındalığı, derinlemesine bilgiyi besliyor.Böylece bir duvarı inşaa eder gibi tuğlaları dizmeye başlıyorsunuz.Yalnız duvarı örerken harç kullanmadan dizilen duvar kısa süre sonra yıkılıyor.Bu nedenle bağlayıcı olarak konuların devamlılığını kullanmalısınız.Bu yöntem duvarınızı sağlam kıldığı gibi ona bir işlev de kazandırıyor.Duvar bittiğinde sizinde anlatacak bir duvarınız oluyor.Bu aslında bir bilgi duvarı; zahmetli örüldüğü için onu savunmak da israrlı oluyorsunuz.Çünkü derinlemesine araştırdınız ve sağlam temellere oturttunuz.Bazan fikri-sabit olmak iyidir biliyormusunuz?Sağlam fikirler kolay yollardan elde edilmez .

Peki nasıl yenileyeceğiz kendimizi bu fikir duvarları arasında kalınca, demek istiyorum ki bu duvarlar bitince ortaya çıkan odanın ortasında kalırsak, olaki duvarı örerken dışarıda durmayı göz ardı etmiş isek bu odanın içinden iskeleler kurup duvarı bitirince, içeride kalınca ne yaparız?Dışarıya nasıl çıkarız?İnanın bana bir çok insan yaşamının büyük bölümünü işte bu ördüğü duvarların arkasına geçmek için mücadele vererek geçiriyor.

Oysaki hiçbirşey için geç kalınmamıştır hayatta, herşeye zaman yeter.Siz yeterki duvarların içine pencereler, kapılar açmaya cesaret edin.Yeni bir mekan üstelik açık bir mekan sizleri dışarıda bekliyor.Gerekli olan sadece cesaret, o da herkezde var!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder