17 Şubat 2013 Pazar

Stüdyo Konut / Bakü- Azerbeycan

 Nizamiye Prospekt Stüdyo Konutu
 Giriş Holü - Yatak Holüne Geçiş
Giriş Holü

İç Mekan Düzenleme

 Balıkesir Büyük Konut Projesi Ana Sunum Paftası
 Alternatif 2
 Alternatif 1

Öğrenci Yurdu ve Sosyal Tesisleri

 Öğrenci Yurdu ve Sosyal Merkezi Projesi 2006 / 2007 Ümraniye-İstanbul / Türkiye
 500 Öğrenci Kapasiteli Yurt Binası Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Tahsis Edilmiştir
 Sosyal Merkez Öğrencilerin Kendi Aralarında ve Dışarıdan Gelebilecek Konferansçılar ile Eğitmenlere Cevap Verecek Şekilde Düzenlenmiştir.
 Avlu ve Teraslar İle İç Mekan Zenginleştirilmiştir.Çatı Teras Çözümü İle Sosyal Yaşamın İçerisine Girmiştir.

16 Şubat 2013 Cumartesi

Üniter Devlet



Üniter devlet, ülkenin tümünde tek bir devletin egemen olduğu ve kuvvetler ayrılığı olan devlet biçimi.
Dünya üzerinde maviyle gösterilen yerler üniter yapılı devletler.
Üniter devlette, devlet bölünmez bir bütündür. Fakat, üniter devlette de “il” ve “ilçe” gibi idarî bölümler bulunabilir. Ancak bunlar, basit idarî bölümlemelerdir. Bunların sadece idarî yetkileri vardır. Yasama ve yargı yetkileri yoktur. Bunların hepsi aynı egemenliğe tâbidir. Aynı anayasa ve aynı kanunlar, kısacası aynı hukuk kuralları uygulanır.Yerel yönetimler iç işlerinde sosyal hayatı düzenleyen basit düzenlemelere gidebilir(trafik kuralları gibi) fakat bağımsız hukuki düzenlemeler yapamaz.

Üniter devletler listesi [değiştir]


Yurtseverlik


Yurtseverlik


Yurtseverlik ya da vatanseverlik bir bireyin ülkesine duyduğu sevgi ve bağlılıktır. Zaman içerisinde farklı anlamlara gelmiştir, ve anlamı çevre koşullarına, coğrafyaya ve felsefeye oldukça bağımlıdır.
Milliyetçilik duygusuna yakın olmakla beraber milliyetçilik, her zaman vatanseverliği beraberinde getirmez. Benzer şekilde, vatanseverlik de milliyetçiliği şart koşmaz.
İngilizcesi patriot ilk defa Elizabeth Çağı'nda kullanılmış olup, geç dönem Latincesi'den gelmektedir. patriota "vatandaş" anlamına gelmektedir.

Tarihi [değiştir]

19. yüzyıl boyunca, vatanseverlik giderek milliyetçilikle bir bütün haline geldi, fakat milliyetçiliğe karşı anlamda kullanıldığı zaman daha yapıcı, daha az zıtlaşan ve daha az agresif bir ideali ifade ediyor.
Avrupa'da klasik 18. yüzyıl vatanseverliği devlete bağlılık çoğunlukla Kilise'ye olan bağlılıkla zıtlaşıyordu, ve ruhbanların yurtlarının cennet olduğunu öğretmemeleri gerektiğini, çünkü bunun onlardaki vatanseverliği geliştireceği düşünülüyordu. Vatanseverliğin klasik anlamının en önemli taraftarlarından biri Jean Jacques Rousseau'ydu.
Türkiye'de vatanseverlik modernleşme çabalarının başladığı 19. yüzyıldan itibaren kuvvetlenmiştir. Türk devletinin modern bir devlet olma yoluna girmesi, vatandaşlık, anayasal düzen gibi modern siyasi kavramların gündeme gelmesiyle, vatanseverlik çeşitli akımların içerisinde kendini göstermiştir. Osmanlı Türkiye'sinde vatanseverlik anlayışının romantik bir biçimde sanat ve edebiyattaki başlangıcını, Namık Kemal'de bulabiliriz. Devleti yaşatma gayesiyle ortaya çıkan modernist Osmanlıcı, İslamcı ve Türkçü akımların hepsinin, vatanseverlik düşüncesinden belli ölçüde etkilendiği söylenebilir.

Ulusçuluk


Ulusçuluk;
Milliyetçilikulusçuluk ya da nasyonalizm, kendilerini birleştiren diltarih veya kültür bağlarından bir üstyapı oluşturabilmiş sosyal birikimlerin adı olan millet veya ulus olarak tanımlanan bir topluluğun yaşama ve ilerleme ülküsünün toplumların ve insanlığın gelişmesini sağladığına inanan görüştür.
19. yüzyıl başlarından itibaren Avrupa'da, 20. yüzyılda ise tüm dünyada egemen siyasi düşünce tarzı olmuştur. Dünya siyasi haritası bu dönemde milliyetçilik ilkelerine göre biçimlendirilmiştir. Günümüzde Anglosakson kültürüne bağlı toplumlarda ve Avrupa Birliği düşüncesini savunan çevrelerde olumsuz bir anlam yüklenmiştir.
Milliyetçilik konusunda Benedict AndersonErnest GellnerEric HobsbawmElie Kedourie gibi karşıtların yanı sıra, Anthony Smith' Nev Nikolayeviç Gumilev gibi tarafsız yazarların teorik çalışmaları olmakla birlikte konu henüz teorik bir dayanağa kavuşturulamamıştır. Bu çalışmalardavatanseverlikmilitarizmşovenizmetnik aidiyetdilsel aidiyetulusalcılıkirredantizmfaşizmmilitancılıkdinselcilikotoriterlikırkçılıkanti-emperyalizmasabiyethayali cemaatlertarihsel kimliktarih bilincikahramanlıkmaneviyatatalar kültüsadakategemenlikortak iradevatan,romantizmkamusallıkkültürellik kavramları açıklanmaktadı

Kökenbilim [değiştir]

"Millet" sözcüğü aslen Arapça olup (Ar: ملة), "din veya mezhep; bir din veya mezhebe bağlı olan cemaat" anlamındadır. Osmanlı Türkçesinde 20. yüzyıl başlarına kadar bu anlamda kullanılmıştır. 19. yüzyıl ortalarından itibaren aynı sözcük Fransızca/İngilizce nation kavramına karşılık olarak kulanılmıştır. Türkçe "ulus" (Orhun Yazıtları'nda uluş olarak yer alır) sözcüğü, 1932 yılında aynı kavramın Yeni Türkçesi olarak benimsenmiştir.Orhun Yazıtları ve Kaşgarlı Mahmut'un 1072-1074 yılları arasında yazdığı Divânu Lügati't-Türk adlı kitabında millet sözcüğünün Türkçe karşığı budun sözcüğüdür.
Latince kökenli olan "nation", kök anlamı itibariyle "aynı atadan gelenler topluluğu" demektir. Dolayısıyla esasen Türkçe kavim veya aşiret karşılığıdır. Türkçe ulus ise siyasi amaçla bir araya gelmiş olan boylar konfederasyonunu ifade eder (ayrıca eski Türkçedeki budun[1] sözcüğü de aynı anlamı verir).

Tarihçe [değiştir]

Modern milliyetçi düşünce 1789-1799 Fransız Devrimi'nin fikirlerinden doğmuştur. Avrupa tarihindeki ilk milliyetçi hareketlere, Napoleon istilası (1804-1815) altındaki Almanya'da rastlanır. Aynı yıllarda, Rus işgalindeki Polonya'da güçlü bir milliyetçi akım doğdu. 1821'de Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanan Yunanistan, Avrupa'nın milliyetçi çevrelerinde çok heyecanlı destek buldu. 1848'deAvusturya İmparatorluğu'na karşı ayaklanan Macarlar, daha sonra Çekler ve Sırplar, milliyetçilik akımını Orta Avrupa'ya taşıdılar. 1860-1870 yılları arasında gerçekleşen İtalya birliği, devrimci milliyetçiliğin en büyük zaferlerinden biri olarak algılandı. 1870'lerde Rusya'da doğan Pan-Slavizm akımı, yayılmacı milliyetçiliğin ilk örneklerinden biri idi.
Milliyetçiliğe yol açan en önemli etken, daha önce hükümdar ve sülale zemininde tanımlanan siyasi aidiyet duygusunu, hükümdardan bağımsız olarak, "halk"a maletme gereğiydi. Siyasi aidiyet ve itaat, "halk"ın ortak iradesine dayandırılmalıydı. Bu nedenle 19. yüzyılda milliyetçilik, radikal, devrimci, anti-monarşist, yerleşik düzene zıt bir siyasi düşünce olarak değerlendirildi.
"Halk"ı tanımlamanın güçlüğü, milliyetçi düşünürleri —bazen olguları ve mantığı zorlama pahasına— olağanüstü duygusal anlamlar yüklemeye sevketti. Örneğin (ayrı lehçeler konuşan) Sicilyalılar veya Venedikliler ayrı bir ulus mu, yoksa İtalyan ulusunun parçası mıydı? Avusturya ulusu var mıydı? Makedonlar ayrı bir ulus mu, Bulgar mı, yoksa Güney Slavların bir boyu muydu? Bu konularda farklı görüşleri savunanlar, benimsedikleri ulusa hayali bir tarih ve hayali kökenler atfederek, onun ezelden beri "doğal olarak" varolduğunu kanıtlamaya çalıştılar. Farklı lehçeler konuşan toplumlarda, ortak bir ulusal dil oluşturmaya büyük önem verildi.



11 Şubat 2013 Pazartesi

Ulus Devlet ve Ortaya Çıkışı


Ulus devlet


Ulus devlet, meşruiyetini bir ulusun belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir. Devlet politik ve jeopolitik bir varlık, ulus ise kültürel ve/veya etnik bir varlıktır. Ulus devlet kavramı ise bu ikisinin belli bir coğrafyada örtüştürür, ve böylelikle kendisinden önce gelen devlet yapılarıyla büyük ölçüde farklılaşır.
Tarihteki diğer devletlerden farklı olarak, ulus devlet modelinde devleti oluşturan tüm vatandaşların ortak bir dil, ortak bir kültür ve ortak değerleri paylaşması esastır. Ayrıca ulus devlet kavramı her milletin kendi kaderini tayin ve otonomi hakkına sahip olduğu fikrini içerir. Bu özelliğiyle dünyadaki birçok milliyetçi harekete ilham kaynağı olmuştur.

Ulus devletin ortaya çıkışı [değiştir]

Genellikle ulus devletin Fransız Devrimi sırasında tarih sahnesine çıkmış olduğu kabul edilir. Bu aynı zamanda feodalizmden kapitalizme geçiş sürecini belirleyen dönemdir.
Feodal devlette egemen olan meşrutiyet anlayışına göre devletin sahibi ve meşrutiyetin kaynağı monarşi idi. Feodal sistemin zayıflamaya başlamasıyla birlikte güçlenen burjuvazi sınıfı, politik etkinliğini pekiştirmek için kitlelerin desteğini arkasına almak zorunda idi. Buradan hareketle egemenliğin kraldan alınarak halka verilmesi süreci içinde milliyetçi akımların güç kazanması, milli egemenlik fikrinin kitlelerde geniş yankı bulmasını sağlamıştır.
Ancak ulusun mu yoksa ulus devletin mi önce ortaya çıktığı tartışmalı bir konudur. Milliyetçi görüşler genellikle ulusun önceden var olduğunu iddia ederler, ulus devlet bu ulusun egemenlik taleplerini karşılayacak bir model olarak ortaya çıkmıştır. Ancak modernleşme odaklı teorilere göre ulusal kimlik daha önceden var olan devletin politikalarının bir ürünü olarak görülmektedir.
19. yüzyıl Avrupa'sında Sanayi devrimi, yazılı basının gelişimi ve öğretimin kurumlaşması gibi etkenlere bağlı olarak ortak dil, kültür ve değerlerin yaygınlaşmasının önü açılmıştır. Bunlar da ulus devletin oluşumunu hızlandıran etmenlerdir.